26 Şubat 2013 Salı

OBAMA VE ERDOĞAN'IN ORTAK KAMPANYA STRATEJİSİ: GÜÇLÜ SAHA ÇALIŞMASI


Siyasal iletişim alanında son dönemlerin popüler iletişim mecrası sosyal medya… Yapılan analizlerin çoğu da sosyal medyada yürütülen seçim kampanyaları üzerine. Sosyal medyanın gücü inkâr edilemez. Seçim kampanyalarındaki rolü de her geçen gün artmakta. Özellikle 2008 Amerika Birleşik Devletleri seçimlerinde Barack Obama ve ekibinin sosyal medya üzerinden ciddi bir kampanya başlatması bu alanın popülerleşmesindeki en önemli etken. Peki, sosyal medyanın kampanya esnasında kullanılması geleneksel propaganda yöntemlerinin yok olmasını mı sağlıyor?
 
Geleneksel Yöntemler de Tüm Hızıyla Devam

Daha önceki “Sosyal medya ve akıllı araçlar Amerikan kampanyalarının artık vazgeçilmezi” başlıklı yazımda Amerikan seçimlerinde sosyal medya kullanım oranlarından ve bu oranların 2008 yılı seçimleri ile kıyaslandığında %37’den %69’a çıktığından bahsettim. Sorumuz basit: Sosyal medya tüm hızıyla ilerlerken geleneksel propaganda teknikleri ne durumda? Aynı başlıklı yazıda seçim haber alma süreçleri ile ilgili olarak PEW Araştırma Şirketinin (Pew Research Center) araştırmasına göre yüz yüze görüşme oranlarının yüksekliğinden de bahsetmiştim. Kampanya analizini derinleştirecek olursak partilerin seçim stratejilerinin de aslında geleneksel yöntemleri dışlamadığını, aksine tüm hızıyla devam ettirdiklerini görüyoruz.
 
2007 seçim kampanyalarının karşılaştırmalı analizlerini yaptığım doktora tezimde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en büyük gücünü sahada seçmenlerle sürekli iletişim içinde olmasından kaynaklandığını saptamıştım. Modern iletişim teknikleri uygulanmaya başlanmış olsa da geleneksel yöntemlerden özellikle ev ziyaretlerinden, esnaf gezilerinden vs. hiç vazgeçilmediğini ve bu mecralarda uygulanan profesyonelliği ayrıntıları ile analiz etmiştim. Bu araştırmaya göre, özellikle “Mahalle Temsilcileri” sistemi ile “Mahalle Organizasyonları”nın Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ciddi güç sağladığını biliyoruz. Seçmenlerle kurdukları iletişimin sürekliliği partinin seçmeni ayrıntısıyla tanımasını sağladığından bu seçmene doğru mesajı doğru kanallarla iletebilme başarısında rol oynayan en büyük etkenlerden de biri olduğunu söyleyebiliyoruz. Adalet ve Kalkinma Partisi`nin uyguladığı bu kampanya stratejisi ile Obama’nın 2012 seçim kampanyasını incelediğimizde gördüğümüz benzerlik şaşırtıcı.

Seçim Ofisi Sahanın Kalbi

 Seçim ofislerinin saha çalışmalarında büyük önem taşıdığını biliyoruz. Hem partililerin bir arada toplanmasına imkan vermesi hem de çalışmaların ilgili alanda koordine edilebilmesini sağlaması açısından etkili. 2012 Amerikan seçimlerinde her iki aday da seçim ofisi açmis olsa da açılan ofis sayısında ciddi fark bulunuyor. Obama’nın kararsız eyaletlerde 2008 yılında açtığı seçim ofislerini kapatmadığını biliyoruz. 2012 yılında seçim kampanyası döneminde Obama’nın 790 seçim ofisine karşılık Romney’nin 284 seçim ofisi bulunuyordu[1]. Obama’nın seçim ofisi açmadığı eyalet olmamasına rağmen Romney’nin sadece 16 eyalette seçim ofisi açması bu farkın nedenini açıklıyor. Seçim ofisi açmadaki her iki adayın ortak strateji ise en çok kararsız eyaletlerde seçim ofisi açmış olmaları. Obama kampanyası için açılan seçim ofislerinin %55’i toplam 5 eyalette bulunuyor: Ohio, Florida, Iowa, Wisconsin ve Colorado.
 
Eyalet
Obama Seçim Ofisi Sayısı
Romney Seçim Ofisi Sayısı
Ohio
131
40
Florida
104
48
Wisconsin
69
24
Iowa
67
14
Colorado
62
13
Virginia
61
29
Pennsylvania
54
25
North Carolina
54
24
Michigan
28
24
Nevada
26
12
 
 
 
Başarı Net: 10’da 10 Obama
En çok seçim ofisi açılan eyaletlerde alınan oy oranlarına bakacak olursak Obama’nın bu 10 eyaletin 10’unda da seçimi kazandığını görüyoruz. Obama’nın her eyalette seçim ofisi açtığınıbelirtmiştik. Açılan ofislerin dağılımına baktığımızda Obama`nin sadece kararsız veya Cumhuriyetçi değil, geleneksel olarak Demokrat sayılan bazıeyaletlerde de ciddi sayıda seçim ofisi açtığını görüyoruz. Örneğin California. Romney’in de geleneksel olarak Cumhuriyetçi sayılan bazıeyaletlerde seçim ofisi açtığını saptayabiliyoruz. Örneğin Utah. Kapsamlıolarak bir inceleme yaptığımızda geleneksel oy potansiyeli olan bu eyaletlerde seçim ofisi açılmasının temel nedenlerinden birinin“Bağış Toplama Aktiviteleri”olduğunu anlıyoruz. Tıpkı New York ve Texas’da da olduğu gibi… Evet, o halde seçim ofisinin bir fonksiyonun da bağış toplamak olduğunu belirtmekte yarar var. Partiler güçlü oldukları eyaletlerde açtıkları seçim ofisleri ile kampanya bütçelerine ciddi yarar sağlayabiliyorlar. Bu eyaletlerde yaşayan gönüllülerin kendi seçim ofislerini açma girişimlerinin de buralardaki ofis sayısını artıran bir etken oldugunu belirtmekte yarar var.
 Seçim ofisi sayısı elbette kampanya başarısınıgöstermede için tek veri sayılamaz. Seçim ofisinin yanı sıra bu ofislerde çalışan gönüllü sayıları,düzenlenen aktivite yoğunlukları, seçmenlere ulaşabilmedeki başarı seçim ofisinin ne derece verimli kullanıldığı ile ilgili bize ipuçları verecektir. Ama iki aday arasındaki rakamsal farklılık bile bu konudaki yaklaşım farklılıklarını gözler önüne seriyor.



[1] Rakamlar Obama ve Romney’in kampanya web sitelerinden “Ofisini Bul” başlığı altından hesaplanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder